21.4.11

Robert Parkeharrison'a Arketipik Bir Yaklaşım

Robert Parkeharrison 1968 doğumlu Amerikalı bir fotoğrafçıdır. Oldukça öznel dışavurumlara sahip Counterpoint ve Gray Down serilerinin dışında Parkeharrison, Architect’s Brother serisinde orijinal kodları kullanır ve bunları postmodernist eklektisist tavrıyla dönüştürür. Bir meta-yorum olarak Architect’s Brother projesi duyusal dünyada kendini cisimleştirir. Parkeharrison’ın kullandığı ve üst yapıyı oluşturan en önemli kavramlardan biri otoportredir. O yalnızca otoportreyi kullanmakla kalmaz, aynı zamanda kendini çoğaltır:



Robert Parkeharrison, "Dünyayı Dinlemek" (1997).


Otoportrenin arketipi sayılabilecek ilk örnek, bir deneme olarak Jan van Eyck’in “Arnolfini’nin Evlenmesi” adlı resminde, (1434) karakterlerin arkasında kalan aynadan kendisini de doğru perspektifle içine alarak betimlediği resmidir:



Jan van Eyck, "Arnolfini'nin Evlenmesi" (1434).
Arnolfini'nin Evlenmesi, detay.


Fotoğraf tarihinde ise arketip sayılabilecek ilk otoportre Robert Cornelius tarafından 1839 tarihinde çekilmiştir:



Robert Cornelius, Otoportre (1839).


Bununla birlikte Parkeharrison gerçeküstücülük ve fantezi kodlarını kullanır: 



Robert Parkeharrison, "Uçma Dersleri" (2000).


Bu iki kavramı ayıran kavram "korku"dur. Korku ile donanmış bir şey daha çok fantastiktir. Ancak bu iki kavramın da görsel sanatlardaki arketipi, kuşkusuz ki içinde aynı zamanda sistem ve din eleştirisi de olan Cehennem tasvirleriyle Hollandalı Rönesans ressamı Hieronymus Bosch'ta yatmaktadır. "Dünyevi Zevkler Bahçesi" isimli eserinin sağ panosu olan cehennem bölümü, bütünüyle buna örnektir:



Hieronymus Bosch, "Dünyevi Zevkler Bahçesi", detay (1503-1504).


Fotoğrafta ise gerçeküstü olgusu arketipik bağlamda, Paris'i on yıl boyunca insansız, fakat içinde insan izleri olan kompozisyonlarla betimleyen Eugene Atget tarafından kullanılmıştır. Bu aynı zamanda ilk metafizik gerçeküstücülük örneğidir:



Eugene Atget, "Un Coin du quai de la Tournelle" (1910).


Robert Parkeharrison, Architect's Brother serisinde bütünüyle resimselci (pictorialist) vizyon ortaya koymuştur. Bu bütün fotoğraflarda sepya ton kullanımı ve bazı fotoğraflarındaki "daydream" efektine benzer, buğulu ve yumuşak bir etki itibarıyla mevcuttur:



Robert Parkeharrison, "Bulut Yakalayan" (2000).



Resimselcilik, bütünüyle fotoğraftan doğan bir yaklaşımdır. Resme öykünür ve plastik tonlar kullanır. Fotoğrafta sanatsal bağlamda kullanılan resimselcilik örneği arketipik olarak Oscar Gustave Rejlander'in "Yaşamın İki Yolu" adlı kurgusal fotoğrafı gösterilebilir:



Oscar Gustave Rejlander, "Yaşamın İki Yolu" (1857).

Bunlarla birlikte Parkeharrison, Architect's Brother'da bir bilim kurgu edebiyatı öykünmesi olarak post apokaliptik (kıyamet sonrası) vizyonu kullanır. Post apokaliptik vizyonun arketipik karşılığı, Mary Shelley'in The Last Man (Son Adam) romanıdır.



"Da Vinci'nin Kanatları" adlı kompozisyonunda Parkeharrison, Leonardo da Vinci'nin çizdiği prototipik planör modelini kullanmıştır:

Robert Parkeharrison, "Da Vinci'nin Kanatları"(1998).


"Gece Bahçesi" isimli kompozisyonunun arketipik karşılığı ise, Nikola Tesla'nın "durağan yerküre dalgaları" isimli teorisini gerçekleştirmek adına ortaya koyduğu deneydir:



Robert Parkeharrison, "Gece Bahçesi" (2000).